Translate

13 Mayıs 2015 Çarşamba

GİTMEK İÇİN DAHA NEYİ BEKLİYORSUN??



Hep erteleriz... Çocukları evlendiriyim, emekli oluyum, torunları büyütüyüm deriz ve resmen bir mucize bekleriz. Etrafımda o kadar çok örnek var ki. Ben de onlar gibi olmak istemiyorum. Bir an önce harekete geçmeliyim. Zaten bu durumun farkına varmak beyaz ışığa girmek gibi. Geri dönülmez bir yola giriyor insan. Nereye baksa gezgin görüyor. Hangi siteyi açsa dünya, doğa, özgür ruh. Sanki gitmeye zorluyor evren. Çoğu zaman işimizden başımızı kaldırıp etrafa bakmıyoruz. Yolda yürürken de etraf da neler olup bitiyor yeni bir bina mı yapmışlar vaaay güller de ne kadar güzel açmış. Çoğunu görmüyoruz. İşe geliyoruz işimizi yapıyoruz ve eve dönüyoruz. Şanslıysak odamızda pencere vardır ve belki de birazcık gökyüzü ve yoldan geçenler görünüyordur.







İş yerinde kendinizi huzurlu hissetmeniz lazım. Ne kadar bana göre bir iş olmasa da alo kadın doğum da huzurluyum :) Bir sürü güzel insanla tanışıp arkadaş olduk :) Onlar hasta ve benim olduğumdan daha da anlayışlı olmam lazım. Bazı hastaların da çocuklarıyla arkadaş oluyorum :) Çocuklar doğal olarak sıkılıyor hastane de bende onlara odamdaki oyuncaklardan veriyorum. Onların mutlu olduğunu gördükçe sanki her şey daha renkli oluyor. Oyuncakları ihtiyacı olan çocuklara vermek için poliklinikten topladım. Bazen eşyalarımız ikişer üçer beşer oluyor, dolaptan evden taşıyor, elimize dolaşıyor ama yine de ne başkasına veriyor ne de onu evriltiyoruz. Keşke evimizi değil yüreğinizi doldursak :) Oyuncakların son kullanma tarihi yoktur. Verin başka çocuklar da oynasın.
Dünya o kadar da büyük sayılmaz. Karşımda (ücretsiz paylaşım sitesinden aldığım) dünya haritası var. Odanın duvarına astım. Haritaya bakıyorum ve o kadar da gözünde büyütecek bir şey yok diye düşünüyorum. Afrika, Amerika, Antarktika, Asya, Avrupa, Avustralya ve Okyanusya o kadar.Sadece bir adım atmak önemli, ondan sonrası kendiliğinden gelecektir. Şimdiye kadar gezgin olup da pişman olanı duymadım :) Hastalık gibi bulaşıcı ve sinsi bir şekilde vücudu sarıyor sanırım :)
Aslında hayatı bizler zorlaştırıyoruz. Bu kocaman binalarla evimize ve yüreğimize doldurduğumuz kalabalık.. Dünyanın parasını verdiğimiz koltuk takımına oturmaya kıyamıyoruz. Biz biraz huzuru maddede arıyoruz galiba. İnsanlar ailelerini maddi manevi yolunmuş tavuğa çevirip huzur evine terk ediyor. Ölsün diye gözünün içine bakıyorlar. Huzur bunun neresinde ? Huzur ailemizle ve  sevdiklerimizle bir arada olmak sevmek değil mi ?


 İnsanlar altındaki araba kadar değerli, kıyafetinin markası kadar kaliteli olurlar bazılarına göre. Çıplakken herkes aynıdır oysa. Öldüğümüzde tüm çıplaklığımızla gideceğiz. Çıplakken herkes eşittir..


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder