Translate

22 Eylül 2015 Salı

Bisiklet bir ulaşım aracıdır.


Bisikletli ölümleri bitmeyecek mi? Ehliyet, kasap gibi değil de bir EĞİTİM Kurumu gibi verilmeye başlandığında ve gerekli tedbirler alındığında düzelmeye başlayacaktır diye düşünüyorum.. Araç sürücülerinin bilinçlendirilmesi ve bisikletlilerin de haklarını göz ardı etmeden denetimlerin yapılması gerekiyor. Bizler de diğer gelişmiş ülkelerde olduğu gibi bisikletimizde işimize gidip gelecek kadar hakka sahip olmalıyız değil mi :) Kazaya sebep olan kişilerin ceza alması yeterli değil. Ülke olarak bunu yapacak imkânlara sahip olduğumuz halde yapmayanlar da bisikletli arkadaşlarımıza çarpıp kaçan sürücü kadar suçludur. Bilinçsiz araç sürücüleri ve yeterli denetimleri , cezaları uygulamayan ilgili tüm birimler ve kurumlar yüzünden trafik terörü maalesef devam ediyor. Her gün bisikletimize binip işe gitmek için yola çıktığımızda ''acaba bugün sıra bende mi'' demeden güvenli bir yolculuk yapmak istiyoruz. Bunu gereksiz görüp başka lüzumsuz şeylere (en komiği Transformers) ülkenin parasını harcayan yetkililere bisiklet grupları birleşip bisiklet hediye etmeliyiz bence. Ben de daha önce bisikletimle işe giderken kaza geçirdim ve ölümden döndüm. Sonrasında ailem ve bazı arkadaşlarım beni bisikletten uzaklaştırmaya çalıştılar. Biraz da başarılı oldular .. Şimdi sadece daha uygun yerlerde pedallayabiliyorum :( Bisiklet sürersem bu trafik canavarlarının beni de öldürebileceğini düşünüyorlar.. Bisiklet yolu olmadan bisikletinle işe gidemezsin dediler.. Artık işe gitmek eskisi kadar eğlenceli değil..  Bisiklet sürerek Kendimiz için, Türkiye için , Dünya için , Doğa için, Geleceği güzelleştirmek için harika bir eylem gerçekleştirmiş oluyoruz..  Belediyelerin devletin yetkililerin bize destek olmaları teşvik etmeleri gerekmez mi ? Bu işte bir yanlışlık var :) Bu kazalar yüzünden bisikletten uzaklaşmaya başlıyor bir çoğumuz.. Hayır uzaklaşmak yerine diğer bisikletçi arkadaşlarımıza da sokağa trafiğe çıkarmalıyız. İşte o zaman bizi görmezden gelemezler. İşte o zaman haklarımızı alabiliriz. Birlikten kuvvet doğar.

 Bisiklet sadece park da sürülmez. Bisiklet bir ulaşım aracıdır.
 
 
 
Bisikletiyle yaya geçidinden karşıdan karşıya geçen ODTÜ öğrencisi 22 yaşındaki MERİL ÇİĞDEM DURMUŞ, araçlara kırmızı yandığı halde yoluna son sürat devam eden bir trafik teröristi tarafından öldürüldü..

İnegöl’de 19 yaşındaki TOLGA BEYENİR, aracıyla çarpıp kaçmış trafik eşkıyası tarafından öldürüldü..

Dragos sahilinde de 42 yaşındaki ZİHNİ ŞAHİN yine kural tanımaz trafik teröristleri tarafından katledildi..

39 yaşındaki HASAN BERK BAYSAL bomboş 4 şeritli yolun en sağından gitmesine rağmen bir trafik teröristi ona çarptı, öldürdü ve kaçtı..

Bisikletli arkadaşlarımız MURAT DEMİRTAŞ’ı, CUMALİ GÜÇLÜ’yü, MUSTAFA ONUR KARACA’yı, ÇAĞATAY AVŞAR’ı aynı şekilde kaybettik.

İsimlerini bilmediğimiz, medyada haber bile olamayan Türkiye’nin dört bir yanındaki yüzlerce bisikletliyi her sene trafik terörüne kurban veriyoruz.


Sizinle ''BİSİKLETLİ ÖLÜMLERİ DURSUN'' eylemimizin basın açıklamasını paylaşmak istiyorum.

 Biz deli değiliz.
Biz deli değiliz. Bizce delilik, on binlerce lira harcayıp borca girmek, bu borcunu yakıtıydı, sigortasıydı, bakımıydı sürekli kılmaktır. Bizce delilik şehri gürültüye boğmaktır, insanlara temiz bir nefes aldırmamaktır. Bizce delilik hareketsiz kalmak ve insanlardan kopmaktır. Bizce delilik dünyayı, iklimi karbon salımıyla tehdit etmektir. Biz, tüm bunları olağan ve gerekli gören çoğunluğun içinde sadece deliymiş gibi duruyoruz.
Yolda yürürken yanınızdakiyle konuşamadığınızı fark etmediniz mi? Ankara’nın 3. derece hava kirliliğine doğru gittiğini görmüyor musunuz? Türkiye atmosfere saldığı karbonun son sınırı olan 350’yi çoktan geçti.


Biz bisikletliler trafikteyiz, trafiğin bir parçasıyız.
Trafik Mevzuatına göre yasal olarak tanımlıyız. Ama motorlu araç odağında gelişen ülkemizde bunu bilen kimse yok. Bize parklarda sürmemizi tavsiye eden sürücüler var. Araç sürücülerine sesleniyoruz: Sen 4 tekerde 1 kişi, ben iki tekerde 1 kişi. Eşitiz. Şimdi sıra adil olmada. Adil olmanızı bekliyoruz. Motorsuz, daha küçük ama tanımlı bir araç olarak bizi görün ve kollayın.

Bisikletli ölümleri dursun!
Buraya bisikletli ölümleri dursun demek için geldik. Sadece Mayıs ayında Türkiye’de 5 kişi kaybettik. Doğan Ölmez 25 yaşındaydı, çalıştığı fırından işine gidiyordu. Ümmü Söker 20 yaşındaydı, arkadaşlarıyla bisiklet sürüyordu. İlker Baygın 14 yaşındaydı, 3 arkadaşıyla gezintiye çıkmıştı, Christian Naffie, 59 yaşındaydı ve dünya turuna çıkmıştı. Ömer Öktem arkadaşıyla birlikte bir sürüş yapıyordu. Ayşenur Salihoğlu’yu ise daha dün kaybettik. 9 yaşındaydı. Sadece yol kenarında bisiklet sürüyordu.

Diyeceksiniz ki kaza bu. Diyeceksiniz ki dikkat etselerdi. Diyecekseniz ki anaları babaları baksaydı… Diyeceksiniz ki takdir… Hatta aslında hiçbir şey demeyeceksiniz, çünkü bu ölümleri o kadar kanıksadık, o kadar olağanlaştırdık ki… Bir uçak kazasında 400 kişi kaybedildiğinde bu felaket oluyor, milli yas bile ilan edilebiliyor. Bir savaşta kaybettiğimiz 5 bin insanı kutsayıp “şehit” diyerek unutmuyoruz. İyi de yapıyoruz elbet. Bir tek kişinin bile ölümü kayıptır. Geçmişte, şimdide ve gelecekte bir kayıp. Peki motorlu araç kazalarında kaybettiğimiz insanların sayısı? Resmi yazılı ve sözlü açıklamalara göre 9 bin kişi. Bunların en az %60’ı çocuk yaşta. Bravo Türkiye.

Peki çözüm… Hepsini bilemeyiz elbet. Bizler bisikletliyiz, belediye yetkilisi ya da şehir veya ulaşım plancısı değiliz. Ama şunu biliyoruz. Bisikletini araç olarak kullananların sayısı %5 artsa bu ölümlerin en az yarısı artık olmayacaktır. Dünya deneyimleri bunu gösterdi. Bisiklet aslında kesinlikle güvenli bir araç. Bisikletten düşme veya bisikletli çarpışma sonucu ciddi risk oranı çok ama çok düşüktür. Bu bilmek için uzman olmaya gerek yok. Aklı olan herkes bunu görebilir.
Siz diyeceklerinizi dedikten sonra peki biz ne diyeceğiz?
Öncelikle bisiklet kullanan arkadaşlarımıza seslenmek istiyoruz: Aman siz siz olun bisiklete bindiğinizde araçların sizi gördüğü zannına kapılmayın. Bisiklet görünmezlik pelerini gibi bir şeyidir. Bindiğiniz anda görünmez olursunuz. Bir de arkadaşlar, bisikletli güvenli ulaşım istiyorsak bunu bizler yapacağız. Sakın ola bu konudaki yetkililerin kendi kendilerine bir şey yapacağını düşünmeyin. Yok öyle bir şey. Ve harekete geçmek için lütfen o meşhur günü beklemeyelim. Meşhur gün, çok fazla acı çekeceğimiz, çok fazla etkileneceğimiz ve çok fazla öfkeleneceğimiz gündür. Kısaca kayıplarımızın şiddetle artmasını beklemeyelim.

Sonra bisiklete binmeye hevesli insanlara sesleneceğiz. Mesela Ankara’da geçen yıl 60 bin bisiklet satılmış. Bunların en az 20 bini yetişkin bisikletiymiş. Neredesiniz? Trafiğe çıkmaktan korkmayın. Bisiklet gruplarına dahil olun. Trafikte var olduğumuzu gösterelim. Bizler de sizler gibi ilk başta çekindik, ama gruplarda kendimizi daha güvende hissettik, öğrendik. Ve unutmayın, yukarıdaki sayıları hatırlayın. Motorlu araçlardaki riskiniz bisikletli riskten aslında daha çok.

Sonra da araç sahiplerine seslenmek istiyoruz: Bir bak, Allahaşkına bir bak. Kapını açıp inerken, sağa dönerken yaya mı var, bisikletli mi var, motorsikletli mi var bir bak. Hadi çarptığın kişinin neler kaybedeceğini sıralamaktan vazgeçelim. Zaten umurunda olsa bilirsin, dikkat de edersin. Çarptığın kişi tamamen hatalı olduğunu varsayalım. Ne hissedeceksin? Neler yaşayacaksın? Vicdanın? Ya bir de hata seninse? En az 5 sene yatarsın. Kendine de bana da yazık etme. Bir de ne olursun ya, şu ayağını gaz pedalından bir çek. Gaza basınca başın göğe eriyor sanıyorsun. E, bir anlamda da öyle olabilir tabii ama sandığın şekliyle değil.

Yetkililere ise artık seslenmiyoruz. Onlara sesimizi hem sözlü hem de yazılı olarak ilettik. Beklemedeyiz.
 

















 









 

18 Eylül 2015 Cuma

Oyun ve Oyuncak Festivali 2015 ( Oyuncakların son kullanma tarihi yoktur)

 

Ankara Oyuncak Kütüphanesi , Avrupa Birliği Hibesiyle hayata geçirilmiş bir sosyal sorumluluk ve yerel dayanışma projesidir. Oyuncak Kütüphanesine yapılan oyuncak bağışları ihtiyaç sahibi çocuklara ve ailelere ulaşmaktadır. Minikler Kütüphane'den ödünç aldıkları oyuncakları istedikleri zaman değiştirerek kütüphane mantığını paylaşarak öğrenmektedir. Ankara Oyuncak Kütüphanesi, 1 Eylül 2012 tarihinde 7 gönüllü gencin bir araya gelerek oluşturduğu KalpAnkara Gençlik Grubu sorumluluğunda A.B hibesiyle hayata geçirilmiştir. Projenin başarıyla uygulanması ve gönüllü takımının giderek büyümesi profosyonel bir yapılanmayı gerektirmiştir. Bu kapsamda Oyuncak Kütüphanesi projesi üzerine inşa edilen KalpAnkara Eğitim ve Gençlik Merkezi Derneği'nin amacı etkin ve sürdürülebilir bir Oyuncak Kütüphanesi yaratmaktır.Ankara Oyuncak Kütüphanesi sosyo-ekonomik imkanı kısıtlı aileler ve çocuklar için fırsat eşitliği yaratmayı hedeflemiştir. Öncelikli hedefimiz ulaşabildiğimiz her çocuğu oyuncak ile tanıştırmak ve çocuklara oyun ve oyuncak kültürünü aşılamaktır. Oyuncak Kütüphanesi Projesi, Avrupa Birliği Bakanlığı tarafından örnek proje seçilerek toplumun tüm kesimlerince kabul edilmiş destek ve taktir kazanmıştır. Oyuncak Kütüphanesi açıldığı günden itibaren 500 ‘den fazla çocuğa oyuncak sağlamış ve kütüphane kültürünün genç yaşta benimsenmesine imkan yaratmıştır. Şu an takımımızda 200 ‘den fazla yerel gönüllü, 100 adet faydalanıcı aile ile ‘Topluma Hizmet Uygulamaları Dersi’ kapsamında Ankara ‘nın tüm üniversitelerinden gelen stajer öğrenciler bulunmaktadır. Ankara Oyuncak Kütüphanesi'nin kendine özgü bir gönüllü yönetim politikasıbulunmaktadır.
 
Ankara 2. Oyun ve Oyuncak Festivalinden kareler :)
 
 



 



















14 Eylül 2015 Pazartesi

KOREV (Koruyucu aile , evlat edinme derneği)

Hakkımızda ve tüzüğümüz
 
Koruyucu Aile, Evlat Edinme Derneği 25 Temmuz 2005’de şu an Derneğimizin Onursal Başkanı olan Prof. Dr. Neşe Erol önderliğinde farklı meslek grupları ve ailelerin bir araya gelmesiyle kurulmuştur.

Korev’in başlıca dört amacı bulunmaktadır.
-Koruyucu Aile ve Evlat Edinme Hizmet Modelinin Toplumda Doğru Şekilde Algılanmasını Sağlamak İçin Farkındalık Artırıcı Çalışmalar Yapmak,
-Koruyucu Aileler ve Evlat Edinenler Arasında Tecrübe Aktarımının Yapılmasını Sağlayarak Çocuk ve Ailelerin Refahının Artırılmasına Katkıda Bulunmak,
-Koruyucu Ailelerin ve Evlat Edinenlerin Sorunlarını ve Taleplerini Lobi ve Savunuculuk Faaliyetleri Aracılığıyla İlgili Kurumlara Ulaştırmak,
-Koruyucu Ailelik, Kurum Bakımı, Evlat Edinme Konularında Kanıta Dayalı Bilimsel Araştırmalar Yapmak.

Kurulduğu günden bu yana Korev, bir çok seminer, toplantı, iki uluslararası sempozyum düzenlenmiş ve birçok kitap yayınlanmıştır. Ayrıca Korev, sadece koruyucu ailelerin değil, evlat edinen, evlat edinmeyi düşünen veya kendisi evlat edinilmiş olan bireylerin yer aldığı, birbirine destek verdiği, tecrübe aktardığı bir merkez olmak için vargücüyle çalışmıştır.

Korev, kurulma çalışmaları devam eden Yürek, Emek, Sevgi ( YES ) Koruyucu Aile, Evlat Edinme Platformunda öncü rol oynamaktadır.

http://www.korev.org.tr/anasayfa
http://korev.org/
Koruyucu ailelerin tanışma kahvaltısı etkinliğinden bazı kareler :)